6 Eylül 2017 Çarşamba

BAŞKALARININ YANINDA ÇOCUĞUNUZU ELEŞTİRMEYİN !!


Sevgili anne ve babalar, eleştirinin yeri ve zamanı çok önemlidir. Bu konuda ebeveynlerin hassas ve dikkatli olması gerekir. Özellikle başkalarının yanında çocuğunuzu eleştirmeyin. Eğer eleştirirseniz, çocuğun gururunu kırar, size karşı aşırı tepki duymasına neden olursunuz. Bu tarz eleştirinin pek bir yararı olmaz. 

さて、おやすみなさい。Hiç kimse, başkalarının yanında eleştirilmekten hoşlanmaz. Ancak ne yazık ki, buna oldukça sık rastlamaktayız. 

Peki başkalarının yanında çocuğunuzu eleştirmenizin sakıncaları:

-Size karşı kırılabilir,
-Başkalarının yanında rencide olabilir,
-Aşırı kızgınlık hissedebilir,
-Motivasyonu bozulabilir,
-Kendini yetersiz hissedebilir.

Tüm bunlar çocuğunuzda, eleştiri almamak için farklı savunma mekanizması geliştirmesine yol açabilir. Sizden eleştiri almamak için kendi benliğinden olabilir. 

Çocuğunuzu eleştirme isteğinizi fark edin ve siz de bu isteğinizin sebebini düşünün..

Sevgiyle kalın,
Uzm. Klinik Psk. Tuğçe ŞAHBAZ

7 Haziran 2017 Çarşamba

Eşinle/Sevgilinle Aynı İletişim Frekansını Yakaladığını Düşünüyor musun?..




Ne oluyor da, ruh ikizimi buldum diye evlenen çiftler giderek ikizleriyle konuşamaz oluyorlar?


Her ilişkinin canlılığını sürdürebilmesi için beslenebilmesi gerekir. Çiçeğin susuz büyümediği, arabanın benzinsiz gitmediği gibi, ilişki de emek verilmeden gelişmez. İyi bir ilişki, eşlerin birlikte gelişmelerinin yanı sıra birer birey olarak büyüme ve olgunlaşmalarına da izin veren ilişkidir. Teorik olarak iyi ilişkiyi tanımlamak çok zor olmayabilir. Ancak gerçek yaşamda bilinmesi gereken en önemli şey, iyi bir ilişki için yalnızca sevmenin ya da sevdiğini söylemenin asla yeterli olmayacağıdır. Ayrıca her ikili ilişkide yalnızca iyi zamanlar değil, zor zamanlar da vardır. Ve iyi bir ilişki, zor zamanlarda partnerinle birlikte bir ekip ruhu içinde sorun çözme doğrultusunda hareket edebilmeyi gerektirir. Bunların olması için çiftin karşılıklı olarak konuşabiliyor olması gerekiyor. Ve konuşmayı iletişim yapan kurallar vardır. Çiftler arasındaki sorun ne olursa olsun, iyi bir iletişim olmadan sorun çözme işlemini  yüksek ihtimalle gerçekleştiremeyecektir. 

İletişimi bitiren pek çok neden vardır. Bunların en önemlisi eşlerin birbirleriyle iletişim ihtiyacını ortadan kaldıran akıl okuma eğilimleridir. İletişim eksikliğinde bilgi eksikliği olduğunda eşler o bilgi boşluklarını güzel tahminler yaparak doldururlar. Akıl okuma, bireysel gerçekle, paylaşılan gerçeğin birbiriyle karıştırılmasıdır. Kişinin belirli bir olay ya da durumu algılayıp, yorumlama biçimi, onun bireysel gerçeğini ortaya koyar.

2 tür akıl okuma vardır. Birincisi, eşinin niyetini bildiğini varsayarsın. İkincisi ise eşinin ne düşünüp, hissettiğini de bildiğini zannedersin. Problem yaşayan ilişkilerde çiftler birbirleriyle ilgili her şeyi bildiklerinden, daha doğrusu bildiklerini zannettiklerinden konuşmalarına da gerek kalmaz. Çok bilirsen, çok yanılırsın. Düşünsene, eşinin/ sevgilinin söylemleri ne olursa olsun, sen onun niyetini ondan daha iyi bildiğini söylüyorsun..!

Niçin çiftler doğrudan konuşmak yerine akıl okumayı tercih ederler? İletişim azaldığı için mi akıl okumalar artıyor, yoksa akıl okumalar arttığı için mi iletişim azalıyor?

Öncelikle geçmişi getirmemeyi öğrenmelisin. Konuşmanı “şimdi ve burada” olup bitenle sınırlamalısın. Geçmişe dönüş yaparak kimin doğru, kimin yanlış, kimin haklı kimin haksız olduğuna ilişkin analizler sadece öfke getirir.

Kendini yargısız ifade edebilmek amacıyla “ben dili”ni kullanmayı öğrenmelisin. “Sen dili” ile söylediğin her şeyi “ben dili” ile de ifade edebilirsin. ”Sen dili” yalnızca suçlama getirir. “Sen beni başkalarının yanında kırmaktan keyif alıyorsun.” İfadesinde, “sen dili” ile suçlama yapmak yerine “ben dili” ile hissettiklerini karşı tarafa aktarmalısın. “sen beni başkalarının yanında kırıyorsun”, yerine “ben kırıldım” ifadesi kişinin kendi duygularını aktardığı için karşı tarafı suçlamayan ve kendini açıkça ifade etmekten öteye gitmeyen bir cümledir.

Her iki cümlenin de aynı mesajı vermek amacıyla kurulduğu düşünülürse, hangi ifadenin vermek istediğin mesajın ulaşmasında daha başarılı olacağı açıktır.

Sevgiyle kalın,
Uzm. Klinik Psk. Tuğçe ŞAHBAZ


13 Nisan 2017 Perşembe

İYİ BİR EBEVEYN OLMAYI SEÇİN



Danışmaya gelen ailelerden duyduğum en sık soru Nasıl Davranmalıyız sorusu oluyor. Çocuğa uygun davranabilmeniz için önce kendi davranışlarınızı sorgulamanız gerekir.

Yani, iyi bir çocuk yetiştirmeden önce, iyi bir ebeveyn olmayı 
seçmek gerekir. Önce iyi bir anne ve baba olunur, daha sonra iyi bir çocuk yetiştirilir. Pozitif terbiyenin de kökeninde doğrudan bu yatar.


    Bunları yapıp yapmadığınızı gözden geçirerek başlayabilirsiniz;

  • Sorumluluk sahibi olun
  • Ona sorumluluklar verin
  • Açık olun
  • Gururunu kırmayın
  • Teşvik edin
  • Başarılarını fark edin
  • Onu kabul edin
  • İyi tanıyın
  • Kaliteli zaman geçirin
  • Mükemmeliyetçi olmayın
  • Ona saygı duyun
  • Evi eğlenceli hale getirin
  • Gerektiğinde özür dileyin
  • Uzun nasihatlerde bulunmayın
  • Başkalarıyla kıyaslamayın
  • Başkasının yanında eleştirmeyin
  • Koyduğunuz kurallara siz de uyun
  • İlk adımı siz atın
  • Teşekkür etmeyi bilin
  • Sevginizi açıkça ifade edin
  • Korkularına saygı gösterin
  • Tutarlı olun
  • Aile ile ilgili konularda düşüncelerini alın
  • Onun adına her şeyi yapmayın
  • Değerli olduğunu hissettirin



    Uzm. Klinik Psk. Tuğçe ŞAHBAZ

28 Mart 2017 Salı

Terbiyenin Sırrı Çocuğa Saygı ile Başlar



ÇOCUĞUNUZA KARŞI SAYGILI MISINIZ ?

 Pek çok anne ve baba çocuğuna saygı duyduğunu ifade eder. Ancak uygulamaya bakıldığında, durumun pek de öyle olmadığı kolayca anlaşılır.

   Çocuğa saygı duymak gerçekten önemli ve gereklidir. İster bebeklik ister ergenlik çağında olsun bu saygı çocuğun gereksinimi ve hakkıdır. Çocuk saygıyı ilk olarak ailesinde görür ve bu saygı davranışlarını ömrünün sonuna kadar uygular ve sürdürür.

   Çocukluklarında sabit ve köklü adetlerle yetiştirilmiş anne ve babalar, çocukları bir problemle karşılaştıklarında genellikle kendi ana ve babalarına takındıkları tutumları benimserler. Ne yazık ki, daha iyi bir yolu öğrenmeye fırsatları olmadığından kendi ebeveynlerinin yapmış oldukları hataları neredeyse tekrarlarlar. Ebeveynlerinden sürekli öğüt işitmiş olanlar kendi çocuklarına da aynı şekilde öğüt vermeye ve onların problemlerini çözmede bu şekilde yardımcı olmaya eğilimlidirler.

   Ne yazık ki, çocuklarına karşı iletişim biçimlerini gözden geçirdiğimizde, anne ve babaların çocuklarına karşı davranışları onları dinlemek değil, konuşmak ve öğüt vermek şeklinde olduğunu görmekteyiz.


Ailesinden Saygı Gören Çocuk Nasıl Olur?                     Saygı Görmeyen Çocuk Nasıl Olur?
-          
           Saygılı olur.                                                                                        İçine kapanık
-          Empatik davranır.                                                                              Bağımlı
-          Haklarını bilir.                                                                                   Kavgacı
-          Sorumluluklarını bilir.                                                                       Ben merkezli
-          Sınırlarını bilir.                                                                                  Duyarsız
-          Öz güveni olur.                                                                                  Paylaşımdan uzak
-          Öz saygısı olur.                                                                                  Şımarık
-          Çevresinde sevilir ve sayılır.                                                             Kırıcı
                                                                                                                Öz güveni eksik
                                                                                                                Öz saygısı eksik



Ailenin Saygı Davranışları;

       Etkin Dinleyen
       Çocuğunun haklarına saygı gösteren
       Empatik davranan
       Sorumluluk veren
       Sevgisini hissettiren
       Fikirlerine değer veren 
       Seçim şansı veren
       Teşekkür edebilen

       Özür dileyebilen

    
     Sevgi ile kalın,
     Uzm. Kli Psikolog Tuğçe ŞAHBAZ

      

        










14 Mart 2017 Salı

ETKİN BİR EBEVEYN NASIL OLUR ?




Etkin Bir Ebeveyn Olun 

etkin ebeveyn foto ile ilgili görsel sonucu

Büyümek çok zor bir iştir. Düşünsenize, çocuk olgunlaşma sürecinden itibaren ne çok yeni kavramla karşılaşıyor. Dünyayı sıfırdan keşfediyor. Şu an size çok kolay gelen her şeyi yeniden öğreniyor. Onların bu dünyayı algılama çabası ne kadar zor bir uğraştır. Aslında bu uğraş çocuk için şüphe, kafa karışıklığı ve endişeyi de beraberinde getirir.

İşte burada anne ve baba olmanın asıl amacı ile karşılaşıyorsunuz. Anne baba olmak görünürde yemeğini yedirip, uyutup büyümesini seyretmek değildir. Anne baba olmak dünyayı çözmeye çalışan çocuğa şefkatle yardımcı olmaktır. Onun o çabasını görmek, görebilmek, ona birey olarak saygı duyarak yardımcı olmaya çalışmaktır. Etkin birer ebeveyn olmak bu noktada başlar.

Sizin çocuğunuza göstereceğiniz ilgi, şefkat ve saygı onun pozitif terbiye açısından oldukça önemlidir. Böyle ebeveyni olan çocuk, gerçekten de şanslıdır. Bu nedenle her anne ve baba kendisini etkin olmak konusunda yetiştirmelidir.

Çocuk, her döneminde büyümeye, gelişmeye ve öğrenmeye açıktır. Önemli olan ona gerekli ortamı hazırlamak ve onu yönlendirebilmektir. Duygu ve düşüncelerinin kabul göreceği bir ortam, çocuk için her zaman bir ihtiyaçtır. Çocuk değer gördüğü, sevildiği bir ailede değerli sayıldığı yerlerde kendisini o ekibin ayrılmaz bir parçası olarak algılamaya başlar.


Peki, Etkin bir Ebeveyn Nasıl olur?

  • Çocuğunu aktif dinler
  • Yerinde uyarılar yapar
  • Çocuğuna güvenir
  • Yaşına uygun sorumluluklar verir
  • Çocuğun sorunlarını küçümsemez
  • Gereksiz güç gösterisinde bulunmaz
  • Çocuğuyla ortak faaliyetlerde bulunur
  • Boş zamanlarını birlikte değerlendirir

s
    Sevgi ve şefkatle kalın,
    Uzman Klinik Psikolog Tuğçe Şahbaz


7 Mart 2017 Salı

    

     Kadın gibi Kadın!

  “Kadına bak helal olsun erkek gibi vallahi” dediklerini duyuyorum zaman zaman.

kadının gücü ile ilgili görsel sonucu   Biz kadınların erkek gibi olma çabası yok. Aksine Kadın gibi Kadın olmak bizim amacımız; başkalarının istediği gibi değil, kendi istediğimiz gibi kadın olmak, erkek hegemonyasına rağmen bunu başarabilmek amacımız.

   Zordur kadın olmak, kahkaha atsa hafif, mini etek giyse suçludur kadın, makyaj yapsa aranıyor, yapmasa paspal olur, kendine güveni tamsa havalı, düşüncelerini savunursa çokbilmiş, hayır derse kaprisli, evet derse basit olur. Hele ki özgürse kadın, artık ahlaksız olur. Hep kendini açıklamak zorunda kalır kadın. Çünkü o bir kadın. Açıklamasa yanlış düşünürler, hakkında kötü konuşurlar. Seksist beyinlerle savaşmakla geçer ömrü. Tecavüze uğrar, tecavüzcüsüyle evlendirilir namusunu temizlemek için. 2 koyunla takas edilir, erken yaşta evlendirilir, yetmez çocuk sayısına da başkaları karar verir, hele ki erkek çocuk yapamazsa üzerine ikinci kadın gelir. Kadın dediğin çok konuşmaz, oturmasını kalkmasını bilir. Erkek 2 metre bacak açarken, kadın olabildiğince minimal hareket etmeli. Kadınsın sen kadınlığını bil derler sonra.

Kadınlığı, kadın olmayı bir erkekten öğrendiğimiz güzel ülkemde kadın olmak gerçekten zor.

Ama bu kadının savaşı değildir aslında.. Bu erkeğin erkek olma çabasıdır. Erkeğin varolma savaşıdır.

Kadın güçsüzlükle suçlanan ama her zorlukta sığınılan bir limandır. Ama yine de ne kadar güçlü olduğunu hep ispat etmek zorundadır gerçek gücün ‘kas’ lardan geldiğini sanan beyinlere.

Bunlara rağmen bunlarla yaşayan bir canlının gücü sorgulanabilir mi?

Kadın gibi kadınım, senin istediğin gibi değil kendi istediğim gibi bir kadınım.

Kadın,
mutluysa güzelleşir,
güzelleştikçe mutlu olur,
mutlu olunca güzel sever,
güzel sevince de sen mutlu olursun.
Kadını üzme!


Sevgiyle kalın,

Uzm Kli Psk Tuğçe ŞAHBAZ

3 Mart 2017 Cuma

Kendine Benzetmeye Çalışırsan, Kendine Benzetir !



         İlişkilerimizde, özellikle romantik ilişkilerimizde girdiğimiz en büyük savaş "benim istediğim şekilde olsun!" savaşıdır. Kendi kalıplarımız var bizim. Kendimize has. Kimsenin tahmin bile edemeyeceği şekilde muhtemelen. 

parçalı kalp ile ilgili görsel sonucu    Ve hikaye şöyle başlıyor; birini görüyorsun ve gördüğün hali seni çok heyecanlandırıyor. Belki bir bakışı, belki duruşu, belki kaşı, belki gözü, belki gülüşü, belki tarzı seni oldukça etkiliyor. Tanışmak istiyorsun, kimmiş bu acaba diye. Bir sonraki karşılaşmayı hayal ediyorsun ve bir şekilde yolunu buldun ve o görüşmeyi ayarladın. Birliktesiniz. Tanımaya başlıyorsunuz birbirinizi. Genel anlamıyla memnunsun onu tanımaktan ötürü ve ilişkiniz başladı. Bazı şeyler var ama olsun sen onu değiştirirsin, yontarsın, halledersin. Her şey yolunda aslında, ama bir gün seni bekletmesinden ötürü kavga çıkarıyorsun. Kendi kuralların var ve onların olması gerek. Onun kuralları da var ama olsun sen onları bir şekilde halledersin, yontarsın. O senin kurallarına uymadıkça inat ediyorsun, biraz ego devreye giriyor, hayır benim dediğim olacak diyorsun. Olmuyor, ve sen dayanamıyorsun artık. Bu ilişkide mutlu olmadığını, onun seni mutlu edemediğini hissediyorsun.Ve son. 

    Pek çok ilişkinin hazin hikayesidir bu. Peki nereye kadar böyle gidecek? Sen nereye kadar bu çatışma içinde dayanabileceksin?

    Kendine benzetmeye çalışırsan, o da seni kendine benzetmeye çalışacaktır. Sen onun bakış açısıyla bakmayı reddettiğin müddetçe, o da senin bakış açınla bakmayı reddedecektir. Sen onu kendine benzetmeye çalışırken, o da seni kendine benzetmeye çalışacaktır. 

    Ben kendi çatışmalarımı bıraktım. Karşımdakinin iyi ya da kötü söylemesi benim değerimi değiştirmiyor. Birçok kişi bu noktada sıkışıp kalıyor. Bu çatışmalarınız ve işittiğiniz sözler içinizde derin bir yer ediniyor. Düşüncelerinizi ve duygularınızı etkiliyor. Enerjinizi tüketiyor. Ya hastalanıyorsunuz ya kilo alıyorsunuz. 

    Hayatınızdaki kişiyi kendinize benzetmekten vazgeçin. Böyle yaparak bir yere varamazsınız. Onu olduğu gibi kabul edin. Siz onu kabule gönülden geçtikçe onun da size karşı kabule geçmeye başladığını fark edeceksiniz. 

Yeter ki onu gönülden sevin.

Ve

Sevgiyle kalın.
Uzm Kli Psikolog Tuğçe Şahbaz